top of page

İmam Şamil ve Naipleri

  • Yazarın fotoğrafı: Şahabettin Özden
    Şahabettin Özden
  • 19 Ağu 2022
  • 5 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Ağu 2022

Gazavatın Naipleri, ilk İmam “Gazi Muhammed” gazavatın yeşil bayrağını havaya kaldırdığı andan itibaren, onun buyruklarına uyarak aslanlar gibi savaştılar. Onlar, vatan ve İslam dini uğruna, bağımsızlık için tüm güçlerini kullanmaya hazır bahadırlardı.

Bunların arasında, bağımsızlık savaşlarının ilk yıllarında, kendi başlarına halk orduları oluşturarak savaşanlar da vardı. Daha sonra İmamlar (İmam: Halkın seçtiği Liderler, Devlet Başkanları), başarı sağlayan bu gönüllü komutanları Naip olarak atadı. (Naip: Ordu Komutanı ve atandığı yörenin, bir veya birkaç vilayetin Valisi). Bu Naipler, mert, cesur ve bilgili insanların arasından seçilirdi. Bunların çoğunluğu da zaten, hafız, kadı ve âlimlerden oluşmaktaydı.

Giniçuk’tan Haydar Beg, eserinde: “Dağıstan’ın ilk Lideri İmam Gazi Muhammed’in en çok güvendiği Naipleri şöyle sıralamakta; Hotsatlı Aliskandi Beg’in oğlu Hamzat Beg, Gimrili Şamil, Haragisa’dan Hafız Hacı Ali, Aşiltalı büyük alim Kurban Ali’nin oğlu Abdullah.

Naiplik unvanının daha ziyade, Dağıstan’ın ikinci Lideri İmam Hamzat Beg döneminde yerleşmiş olduğu görülmekte. Kafkas savaşları hakkında birçok tarihi ve ilmi bilgileri kaleme alarak bizlere kadar ulaştıran Alim-Tarihçi Prof. R. M. Muhammedov şöyle demekte: “İmam Hamzat Beg, İmam Gazi Muhammed’in başlattığı bağımsızlık hareketini daha da geliştirdi. O, kendi etrafında toplanan mücahitlerin büyük bir bölümünü Naiplerin idaresine verirdi. Bu tür teşkilatçılıklarla 19. asrın ilk yarısında Dağıstan’ın ve Çeçenistan’ın çeşitli kavimleri de halkları da birlik olmuşlardı ve bu tedbirler, ileriki yıllarda İmam Şamil tarafından ‘İmamat’ adı altında kurulacak güçlü bir teşkilatçılığın da temelini oluşturmaktaydı.

1834 yılında İmamlığa seçilen Şamil, hareketçiliğin henüz ilk yıllarında başlamıştı kendi hâkimiyeti altında bulunan yörelere Naip’ler atamaya. “Şamil, Çar’ın hükümetine karşı Müslümanların savaşı” adlı kitabında İsrail’li yazar ve alim Moşe Gammer şöyle yazmakta:

“Yol göstermede güvenilir emin kimselerden oluşmaktaydı İmam’ın Naipleri. Her Naibin idaresinde dağlı halkların bir cemaati bulunuyordu, bazı zamanlar Naiplerin yetkileri çok genişlemekteydi. Herhangi bir cemaate Naip tayin ederken İmam Şamil, o cemaate mektup yazardı; “Bu Zat’ı size Naip olarak gönderiyorum” diye. Naiplerin sayısı zamana ve duruma göre değişirdi: 1840 yılında dört naip var idiyse, 1856 yılında bu sayı otuz üçe çıkmıştı. İmam Şamil, Naip atamalarınla ilgili açıklamayı ilk 1846 yılında Andi’de toplanan halka hitaben “Nizam” maddelerini okuyarak yaptı.

İmamat’ın “Nizam” adlı Anayasanın hazırlanması konusunda Ççokh köyünden Naip Hacı Yusuf Safarov’un büyük katkısı olmuş. O, teşkilatçılığı ve nizamı iyi bilen yüksek rütbeli bir subaydı. Hakikaten de İmam Şamil’in bu “Nizam”ı, daha ziyade Naiplere verilen bir talimat gibiydi. “Nizam”ın içeriğinde, Naiplerin yerine getirmeleri gereken maddeler, onların görevleri ve yetkileri, birbirine karşı olması gereken bağlılıkları, kendi idaresi altında bulunan vatan toprağını düşmandan korunması, gibi birçok yasa maddesi yer almaktaydı.

Bu Nizamnameye uyularak Ordu; on, elli, yüz, beş yüz ve bin savaşçının katıldığı bölümlere ayrılmıştı. Şimdiki askerlikle kıyaslanırsa; Manga, Takım, Bölük, Tabur ve Alay gibi denebilir. “Naip”lik, General anlamındaydı. Süvari olsun, piyade olsun en az bin ve daha fazla sayıda savaşçının katıldığı bir orduya Naip atanırdı. Onun, Onbaşı, Yüzbaşı, Beş yüz başı ve Binbaşı gibi komutanlar atayarak ordusunu yönetmeye yetkisi vardı.

Her Naibin bir sancağı, flaması ve bayraktarı olurdu. Naip, Bayraktarlık görevini en güvenilir cesur ve yetenekli savaşçısına verirdi. Ve yine Naiplerin, İmam’a, diğer Naiplere ve yapılacak her türlü yazışmalarda kullanılan gümüşten yapılmış “Naiplik Mühürü” olurdu. Muhafızlar (Murtazigetal); Bunlar, başkalarından ayırt edilebilmesi için sarı sarık takarlardı. Bu “Nizam” kabul edildikten sonra İmam Şamil, mecliste bulunanlara hitaben:

“Ben bu Nizam’ı titizlikle ve hiç ödün vermeden yürürlüğe koymaya kararlıyım. Bu Nizam’a uymayarak aykırı hareket edenlere Nizam’da belirtilen hükümler hiç ödün verilmeden uygulanacaktır. Sizin aranızda bu Nizam’ı uygun bulan ve buna göre çalışmaya razıyım diyenler, bu deftere isimlerini yazıp imza ederek mühürlerini bassınlar”.

Naipler, biz bu Nizam’a razıyız ve buna uygun çalışacağız dediler ve deftere isimlerini yazıp imza ve mühürleri ile tasdik ettiler. Bu bir nevi savaş anlaşmasına benzemekteydi. Bundan sonra İmam Şamil, her Naipliğe bir Müftü atadı, her dört Naipliğe de bir Müdür (Orgeneral) atadı. Böyle, Naiplerin kendi isimlerini de yazıp imza ve mühürleri ile tasdik ettikleri defter, Kafkas tarihçilerinin eline henüz ulaşmamış.

İmamat, Askeri ve sivil idari olarak yönetiliyordu. Ama birbirinden ayırt edilerek, araya mesafe konulmuştu, askeri ile sivil ve dini işlerde. Askeri ve savaş işlerinin sorumluları Naip’lerdi. Dini işlere Müftüler başkanlık ederdi, onların fetva ve hüküm verme salahiyeti vardı. Büyük köylerde Kadı (Hakim) bulunurdu, küçük köylerde ise dini konuları İmamlar hallederdi.

Fakat tespit edilen 220 Naip’in bir kısmının isimleri, aile bilgileri (familya), yaşı ve lisanı (Hangi Milletten olduğu) ne kadar zaman – hangi tarihte ve nerede Naiplik yaptıkları hakkında henüz bir beyana rastlanmamıştır.

İsimleri beyan olanların arasında, Avarlar, Çeçenler, Darginler, Kumuklar, Laklar (Gazi Kumuk), Lezgiler, Tabasaranlar, Zakatala’nın temsilcileri ve Çerkezler de bulunmaktaydı.

İmam Şamil, atadıkları Naiplere; “Doğruluktan ayrılmayın ve hakkaniyetle davranarak kimseyi kayırmayın. Dostun ve ahbabın ile seni sevmeyenleri düşmanın da olsa ayırım yapmayın. ‘Büyüklere oğlu gibi, akranlarına kardeş, küçüklere ise bir baba gibi olun. Ve böyle davranırsan idare ettiğin vilayette siz hiçbir düşman bulamazsınız. Böyle davranmaz iseniz, önce Allah’ın, sonra benim ve daha sonra da halkın gazabına uğrarsınız”.

İmam Şamil için Naipleri çok kıymetli ve değerliydi. Mesela Naiplere yazdığı mektupların ilk kelimeleri şöyle oluşurdu: “Bana dost ve sevinç kaynağı olan Galbats’a”, “Kardeşim Naip Sogratlı Muhammed’e”, “Bütün kalbimle sevdiğim kardeşim Ebubekir Dibir’e”. Gibi…

Kafkasların savaş tarihi hakkındaki eserlerde ve dokümanlarda belirtilen beyanlara göre İmam Şamil. Değişik zamanlarda Müdür olarak şu Naipleri atamış: “Honodalı Muhammed Emin, Hunzahlı Hacı Murat, Telekli Kebed Muhammed, İndirli Taşav Hacı, Avukha Ullubiy, Tsamutarisa Şuayb, İmam Şamil’in oğlu Gazi Muhammed, Daniyal Sultan, Karata’dan Galbats Dibir, İnhusa Said, Gumbet’den Ebubekir Dibir, Akkuşalı Ebubekir Hacı ve diğerleri”.

Bu paragrafta on iki (12) kadar Müdürün adı anılmakta. İmam Şamil’in Sekiz adet değilse Müdürlük kadrosu yoktu, denilmesi de doğrudur. Çünkü bu adı geçen 12 Müdür aynı zamanda atanmış değiller. Burada harpte şehit olanların ve görevlerinde yetersiz görülerek İmam tarafından azledilenlerin yerine yeni atamaların yapılmış olabileceği gibi Müdürlük vasfına haiz olup da kadrosuzluktan açıkta kalanlara yer açmak için belirli süre sonra atamalarla değişiklik de yapılmış olabilir.

Bazı işlere özel olarak Müdür atadığı da olurdu İmam’ın, örneğin: “Unsokul, Mokhsukh ve Tzatanik köylerindeki Rusların kalelerini yıkmak-tahrip etmekle görevli 3–4 Naip’in ordularının başına Müdür olarak Ebubekir Dibir atanmıştı. Gergebil kalesini korumakla görevli Naiplerin başına Hacı Murat’ı, Saltı kalesini savunanların başına Kebed Muhammed’i, Ççok kalesini Ruslardan alınması için savaşanların başına da Daniyal Sultan’ı getirmişti. Gürcistan’a yapılan o tarihi seferin başında da İmam Şamil’in oğlu Gazi Muhammed bulunuyordu. Bütün bu işlerin savaşların ya da savunmaların yapıldığı dönemlerde diğer Naipler de Müdürlerin komutası altında bulunurlardı. Sonra bu yerlerdeki savaşlar sona erdiğinde, Naipler kendi görev bölgelerine dönerlerdi, Müdürlerin onların üzerinde olan yetkileri de böylece sona ermiş olurdu.

Burada tekrar ederek söylemek gerekiyor, Naiplerin hepsinin de halkın arasında ve nazarında aynı derecede meşhur olmadıklarını. Çünkü meşhur olanların değilse şiirsel sıfatı bulunmuyor edebiyatla ilgili eserlerde de. Şiirler de kasideler de derlenmiş; Hiç geri adım atmadan dik duranlara, en yiğit olanlara, gazavata yıllarca kahramanca ortaklık edenlere. Bütün bu vasıflara haiz olarak ön sırada şu Naipler yer almakta:

“Hacı Murat, Ahberdil Muhammed, Gergebil’den İdris, Kolosa Surhay, Kkaratasa Galbats Dibir, Dilim’den Hacı Beg, Burtunay’dan Gayirbeg, Balahunisa Musa, Giniçuka’dan İnkvaçilasul Dibir, Argani’den Ebubekir Hacı, Gazigomekten Buk Muhammed, İndir’den Taşav Hacı, Telkli kardeşler Kebed Muhammed ve Murtaza Ali, Şato’dan Batako ve Beno’dan Baysungur.

İmam Şamil’in son kalesi olan Gunib dağında yanında şu Naipler kalmıştı: Oğulları Gazi Muhammed ile Muhammed Şafi, Kharatasa Galbats Dibir, Beno’dan Baysungur, Giniçuka İnkvaçilasul Dibir, Ççok’dan İnkav Hacı, Culaki’den Osman, Gekhi’den Saadullah, Gimri’den İbrahim ve Sogratlı Hurş.

O tarihte bazı Naipler ise, Rus tarafına geçerek Feldmarşal Baryatinski’nin askeriyle birlikte Kohorise dağındaydılar. En sıkışık dönemde Rus ordusunun komutanlarının emrine girerek, kendisine de vatanına da Dağıstan halkına da ihanet eden bu Naiplere duyduğu nefreti onları en aşağılayıcı biçimde dile getirmişti İmam Şamil.

Rus Generali, İmam Şamil ile görüşme isteyince İmam ona şöyle bildiri göndermiş: “Bu vatan haini Naipleri benim gözümün önünden uzaklaştır. Aksi takdirde sizinle görüşmeye gelmeyeceğim”.

Naipler hakkında daha geniş bilgi, “Kafkas Savaşlarında Tarihe Damga Vuran Dağıstanlı Üç Lider”. Kitabında yer almaktadır.

Comentarios


bottom of page